Günümüzde hem sosyal hayatı hem de iş hayatını derinden etkileyen dijitalleşme eğilimi lojistik sektörü için de kartları yeniden dağıtıyor ve işleri büyük ölçüde kolaylaştırıyor. Tedarik zincirinin dijitalleşmesiyle birlikte gelen şeffaflık, hız ve maliyet avantajı şirketlerin teknolojiye olan ilgisini de artırıyor. Taşımacılık sektörü de artık nakliyesini gerçekleştirdiği malların takibi ve mal sahipleri ile ilgili verileri IoT kullanarak bulutta depolamayı tercih ediyor. Bununla birlikte siber saldırganlar da boş durmuyor ve her geçen gün kurumların Bilgi ve İletişim Teknolojilerindeki açıklarından faydalanmanın yolunu arıyor. Verilerin bulutta depolanmasından kaynaklanan dijital ayak izi, siber saldırılar için açık bir hedef oluşturuyor. Günlük iş akışının devamlılığı ve iş verilerinin güvenliğini sağlamak için siber güvenlik politikaları oluşturmak ve uygulamaya koymak tedarik zincirine dahil olan şirketler için artan bir ihtiyaç haline geliyor.
COVID-19 salgını ile beraber altın çağını yaşayan lojistik sektörü, bulut depolamadan faydalanan diğer sektörler gibi siber saldırılar için potansiyel bir hedef oluşturuyor. Siber suçlar için önde gelen bir istihbarat sağlayıcısı olan Intel 471’in araştırmacıları, tedarik zincirinde yaşanması muhtemel siber güvenlik krizinin, küresel çapta tüketici ekonomisi üzerinde çok kötü bir etki yaratacağını vurguluyor ve lojistik şirketlerine ait olduğunu iddia ettikleri kimlik bilgilerini satan çeşitli ağ erişim komisyoncuları tespit ettiğini belirtiyor. Siber suçlular, kimlik bilgilerini uzaktan erişim çözümlerindeki güvenlik açıklarından yararlanarak elde ettiklerini iddia ediyor.
Üstelik siber saldırganlar dünyanın önde gelen şirketlerini tehdit etmekten geri durmuyor. Örneğin dünyanın lojistik devlerinden biri olarak bilinen Expeditors, Şubat 2022’den beri oldukça ciddi bir siber saldırı ile baş etmeye çalışıyor. Seattle merkezli şirket saldırıyı resmi olarak kabul ediyor ancak durumun fidye yazılımı olayı olup olmadığını doğrulamıyor. Şirket siber saldırının işletim sistemlerinin bazılarını önemli ölçüde etkilediğini ve faaliyetlerinin dünya çapındaki faaliyetlerini yavaşlatmaya devam ettiğini belirtiyor. Sadece geçen yıl 10,1 milyar dolar gelir getiren lojistik şirketi, siber saldırıyı keşfettikten sonra küresel olarak çoğu işletim sistemini kapattığını söylüyor.
Lojistik sektöründeki siber saldırılara bir başka örnek İsviçre havaalanı yönetim hizmeti Swissport tarafından geçtiğimiz ay açıklandı. Şirket bilişim teknolojileri sistemlerini etkileyen fidye yazılımı saldırısını BlackCat ransomware grubunun gerçekleştirdiğini iddia ediyor. Belçika ve Hollanda’daki birden fazla liman tarafından açıklanan ve BT hizmetlerini sekteye uğratan siber saldırılar da lojistik sektörüne yönelik olarak bildirilen siber saldırılardan sadece birkaçı. Lojistik sektöründeki siber tehlikeleri ortaya koymak, güvenlik açıklarını teşhis etmek ve güvenlik için gerekli tedbirleri almak saldırıları engellemede kritik bir rol oynuyor.
Lojistik sektörü IT altyapısı içinde oluşması muhtemel güvenlik açıkları, sistemde yer alan verilerin kaybolması ve hatta çalınarak kötü amaçla kullanılması gibi telafisi mümkün olmayan tehlikelere yol açabiliyor. Maddi zarardan marka imajının zedelenmesine kadar pek çok sonucu olan siber saldırılar, kurumun yasal ceza almasına bile neden olabiliyor. Lojistik alanında operasyonel ve güvenlik konusunda yaşanan zorluklar birkaç başlık altında özetlenebilir. Söz konusu zorluklar öncelikle operasyonel maliyetlerde artışla sonuçlanıyor.
Veri ihlalleri ve fidye yazılımı saldırıları önlenemediği takdirde tedarik zinciri maddi anlamda büyük hasara uğruyor. Uygulanacak siber güvenlik protokollerinin tasarlanması ransomware saldırıları gibi tehditlerin önüne geçerek operasyonel maliyetlerdeki artış tehlikesini de düşürüyor.
Güvenlik konusunda yaşanan bir diğer zorluk da operasyonel kesinti riskinin artması olarak değerlendiriliyor. Tedarik zincirine yetkisiz erişimin olası tehlikelerini önlemek için güvenlik açıklarının fark edilmesi ve ayrıcalıklı görev otomasyonu üzerine yoğunlaşılması operasyonun devamlılığı açısından büyük önem taşıyor. Uzmanlar güvenlik açıklarının büyük ölçüde kurumda kullanılan genel amaçlı bilgisayarlar ve dahili ağlara dışarıdan yapılan bağlantılardan kaynaklandığını ortaya koyuyor. Bu gibi tehlikelere karşı Ayrıcalıklı Erişim Yönetimi (Privileged Access Management, PAM) yaklaşımı lojistik sektöründe siber güvenlikten kaynaklı operasyonel kesintilere karşı alınacak tedbirlerin başında geliyor.
Lojistik sektöründe faaliyet gösteren kurumlar, kritik altyapı korumasının doğrudan tedarik zincirinde yer alan süreçleri takip eden sistemlerin güvenliği ile ilgili olduğu konusunda hemfikir. Kritik altyapı sektöründeki aktörlerin siber güvenlik standartlarını karşıladığını gösteren düzenlemelere uyması gerekiyor. Sektörün ilgili standartlara ve düzenlemelere uygun şekilde faaliyet göstermesi operasyonel ve güvenlik anlamında yaşanan zorluk arasında yer alıyor. Erişim ve veri güvenliği açısından yetkili hesap oturum yönetimi, merkezi parola yönetimi, iki faktörlü kimlik doğrulama veya veri maskeleme gibi yöntemler kurumların gerekli standartlara ve düzenlemelere uyulmasını garanti altına alıyor.
Lojistik sektörünün gelişmesiyle birlikte, tedarik sürecine dahil olan verilere kurum içerisinden ve uzaktan erişen kullanıcı ve uygulamaların sayısı da giderek artıyor. Operasyonun etkili ve verimli biçimde sürdürülebilmesi için destek personelinden bakım personeline, uzak satıcılardan kurumsal ve toplu uygulamalara kadar birçok ayrıcalıklı ve idari hesabın bulut üzerindeki verilerine erişebiliyor. Ayrıcalıklı hesapların sayısının her geçen gün artması, bu hesapların yönetimini de güçleştiriyor ve kontrol sistemlerini siber saldırganlar için açık bir hedef haline getiriyor.
Sektördeki güvenlik açıklarından biri de uygulamaların sabit kodlu kimlik bilgileri ile kullanılmasından kaynaklanıyor. Ticari kullanıma hazır ürün (COTS) ekipmanların lojistik sektörüne IoT ile birlikte dahil olması, sabit kodlu kimlik bilgilerine sahip kullanıcı sayısını da artmasına ve dolayısıyla sistemin uzaktan istismar edilmesine neden olabiliyor.
Bir diğer güvenlik açığı paylaşılan hesap kullanımı olarak tanımlanıyor. Lojistik sektöründe gelecekte çoğunlukla COTS / IoT teknolojisi üzerinden çalışılacağı ve buna bağlı olarak paylaşılan hesap kullanımının yaygınlaşacağı öngörülüyor. Paylaşılan hesap sayısının ve bu hesaplara tanımlanan ayrıcalıkların artması operasyon zincirinde görev alan tarafların hareketlerinin takibini de zorlaştırıyor.
Son olarak uzaktan erişime sahip kullanıcıların görünür olmamaları lojistik sektöründeki güvenlik açıkları arasında önemli bir yere sahip. Lojistik sektörünün operasyon ayağında kullanılan teknolojinin gelişmesi, sektör aktörlerinin uzaktan işbirliği içerisinde çalışmasını kolaylaştırıyor. Uzaktan yürütülen süreçler taşıma süresine bağlı olarak kimi zaman günler kimi zaman haftalarca izlenemeyen ve güvenli olmayan uzaktan bağlantı ile gerçekleşen oturumlar anlamına geliyor ve fidye yazılımı saldırıları için sistemi savunmasız bırakabiliyor.
Lojistik sektöründe siber güvenliğin sağlanması için öncelikle siber tehditlerin varlığını kabul etmek gerekiyor. Taşıma sürecinde dış ortaklarla kontrol edilemeyen ağlar üzerinden gerçekleşen etkileşimden ileri gelen zorluklar yaşanabiliyor. Güvenli uzaktan erişim ve ağ segmentasyonu gibi uygulamalar zorlukların üstesinden gelmeye yardımcı oluyor. Veri güvenliği sağlamak ve şirketi siber saldırılara karşı korumak için alınabilecek tedbirler arasında şirket çalışanlarını siber tehditlere karşı bilinçlenmesi için eğitmek, çok faktörlü kimlik doğrulama ve güçlü parolalar kullanmak, güvenlik açıklarının önüne geçmek için yazılımları güncel tutmak, siber güvenlik uygulamalarına yatırım yapmak ve bulut üzerindeki dosyaları fidye yazılımlarından korumak için sıkça yedeklemek bulunuyor.
Siber tehditleri önlemek ve lojistik sektöründe en sık karşılaşılan güvenlik açıklarından korunmak üzere yetkili hesap erişim güvenliğini sağlamak da veri ihlallerini engellemek için önemli bir yer tutuyor. Şirket içerisinde veya bulut ortamında yetkili hesapların güvenliğini sağlamanın en etkili yolu ise Ayrıcalıklı Erişim Yönetimi (PAM) çözümlerinden geçiyor. Üstün ürün özelliklerine sahip PAM ürünümüz Single Connect’in Yetkili Oturum Yöneticisi (Privilege Session Manager) modülü ile ayrıcalıklı hesapların gerçekleştirdiği oturumları denetleyen bir mekanizma görevi görerek, oluşabilecek riskleri azaltıyor.
Öte yandan IoT cihazları lojistik sektörünün dijital dönüşümünde önemli bir rol üstleniyor. Veritabanı Erişim Yöneticisi ve Ayrıcalıklı Görev Otomasyonu (Privilege Task Automation) gibi uygulamalar IoT cihazlarına bağlı yetkili hesapların veritabanı erişimlerini kayıt altına alabildiği gibi, rutin olarak gerçekleşen işlemleri otomatize edebiliyor. Kimlik ve parola bilgilerinin güvenli biçimde yönetilmesini sağlayan Merkezi Parola Yönetimi (Dynamic Password Controller) ve İki Faktörlü Kimlik Doğrulama (Two-Factor Authentication) gibi koruma katmanları ise ayrıcalıklı hesaplara ait kimlik bilgilerini zorlu parolalar ve ek onay adımları ile koruyor. Bu sayede bu hesapların iç ve dış tehditlere dönüşmesinin de önüne geçiliyor.
Siber saldırıların hiç olmadığı kadar etkili olduğu günümüz dünyasında tüm sektörler için olduğu gibi lojistik sektörü için de siber güvenlik tedbirleri almak kaçınılmaz bir hâl alıyor. Siz de işletmenizi tedarik zincirindeki tüm bileşenleri olası siber tehditlerden korumak için Yetkili Oturum Yöneticisi, Merkezi Parola Yönetimi, Veritabanı Erişim Yöneticisi, Ayrıcalıklı Görev Otomasyonu, Veri Maskeleme ve İki Faktörlü Kimlik Doğrulama gibi bileşenleri bünyesinde bulunduran bir PAM ürününden faydalanmak için dünyanın önde gelen Ayrıcalıklı Erişim Yönetimi ürünleri arasındaki Single Connect çözümümüzü inceleyebilir, kritik verilerinizi uçtan uca veri ve erişim güvenliği uygulamalarıyla koruyabilirsiniz.
Single Connect ile ilgili daha fazla bilgi için bizimle iletişim kurabilir, ürünümüzle ilgili merak ettiğiniz tüm soruların cevabını ekip arkadaşlarımızdan alabilirsiniz.