İşletmeler ve kuruluşlar daha fazla dijitalleştikçe, BT altyapıları giderek daha karmaşık hale geliyor ve bu da observability’i (görünürlük) her zamankinden daha kritik hale getiriyor. Log kayıtları bu sistemlerde izlenebilirliğin sağlanmasında önemli bir rol oynuyor ve hacimleri %28'lik bir bileşik yıllık büyüme oranıyla artmaya devam ediyor.
Bu blog yazımızda, log hacmindeki bu artışın ardındaki temel nedenleri inceleyeceğiz.
Container gibi bulut tabanlı teknolojiler, öncelikli olarak geçici yapıları nedeniyle log hacmindeki artışa büyük katkıda bulunuyor. Gartner'a göre, bir container’in ortalama ömrü sadece 10 saniye ve bu da altyapı düzeyinde log üretiminde önemli bir artışa yol açıyor. Kısa ömürlü olsa bile her node, her pod ve her container izlenmesi gereken loglar oluşturmaktadır.
Mikroservis mimarisine geçiş, logların miktarını önemli ölçüde artırdı. Her mikroservis bağımsız olarak çalışmak üzere tasarlanmıştır ve sağlığı, performansı ve diğer servislerle etkileşimleri hakkında ayrıntılı bilgiler sağlamalıdır. Bu durum daha fazla esneklik ve ölçeklenebilirlik sunarken, aynı zamanda daha fazla karmaşıklık ve izlenmesi ve analiz edilmesi gereken daha yüksek hacimli loglar, metric’ler ve trace’ler yaratıyor. Bunu etkili bir şekilde yönetmek için, observability platformlarının büyüyen veri hacmini işlemek ve yorumlamak için yenilikçi stratejiler benimsemesi gerekmektedir.
Birçok sektör, özellikle finans, sağlık ve hükümet gibi sıkı bir şekilde düzenlenen sektörler, veri saklama konusunda geçmişe göre daha sıkı düzenlemelerle karşı karşıya. Uyumluluk gereklilikleri artık kuruluşların logları daha uzun süreler saklamasını gerektiriyor ve bu durum daha büyük veri depolama alanlarına sebebiyet veriyor.
DevOps odaklı ortamlarda, otomasyon ve orkestrasyon araçları ek loglar üretmede önemli bir rol oynuyor. Bu sistemler, otomatik iş akışlarını, sistem durumlarını ve dağıtımları izlemek için loglar üretiyor. Kuruluşlar otomasyonu artırdıkça, bu araçlardan gelen logların hacmi de artıyor ve daha karmaşık log yönetimi stratejileri ortaya çıkıyor.
Bulut bilişimin yükselişiyle birlikte, daha fazla şirket bulut tabanlı altyapılara geçiş yapıyor ve bu da oluşan log miktarını daha da artırıyor. Bulut ortamları doğası gereği dinamiktir ve kaynaklar talebe göre anlık oluşturulur ve sonlandırılır. Bu kaynakların her biri ister sanal makine ister konteyner olsun, kendi log’larını üretmektedir. Şirketler ve kurumların bulut ortamlarındaki kaynak sayıları çoğaldıkça, log verilerinin miktarı da hızla artar.
Siber tehditler daha karmaşık ve sık hale geldikçe, kuruluşlar güvenlik izleme çabalarını artırıyor. Güvenliğe bu artan odaklanma sonucunda, her sistem etkileşimi ve ağ isteğii, olası tehdit analizi ve olay müdahalesi senaryoları için kaydediliyor. Sonuç, önceki başlıklarda bahsettğimiz gibi daha çok log oluyor.
Sadece on yıl önce, eski tip loglar observability (görünürlük) ve monitoring (izleme) için temel kaynaktı. Burada kastettiğimiz MELT kısaltmasındaki üçüncü eleman olan loglar. MELT, metrics, events, loglar ve traces’in kısıtlaması. En çok bilineni loglar olsa da, sistemler aslında sadece log üretmez. MELT'in diğer öğelerini de üretirler ve bu eğilim artmaktadır. Farklı tipteki MELT öğelerinin zincirlenmesi, korelasyonu ve paralel işlenmesi, sistemlerin observability’si için değerli veriler oluşturmaktadır. Artan log hacmiyle başa çıkmak için, satıcıdan bağımsız telemetri boru hattı ürünlerini uygulamak çok önemlidir. Bu çözümler, artan veri akışını yönetmeye yardımcı olabilir ve BT ekibinizin karmaşık sistemler üzerinde kontrol ve görünürlük sağlamasını garanti edebilir.
Telemetri Pipeline'ın günlük yönetiminizi nasıl dönüştürebileceği hakkında daha fazla bilgi edinmeye hazır mısınız? BT ekibinizin veri denizinde ayakta kalmasına nasıl yardımcı olabileceğini görmek için ücretsiz çözüm özetimizi indirin.